
Değişmekten korkuyorsun,alışkanlıklarının bozulmasından böyle kendi içinde kaybolmaktan. Sıradan biri gibi olup fark yaratacağını sanıyorsun ya buna çocuklar bile inanmaz.Gösterişli kıyafetler, şaşalı davranışlarla fark yaratmıyorsun sadece göze batıyorsun yine sıradanlığında boğuluyorsun.
Gücü parada, cazibeyi boyada, aşkı sadece yatakta arayanlar basitliğin dibine batıyorsunuz.Kendisini günlük hayatın sıradanlığından kurtaracak birini beklemek boş yere kürek çekmek.Pamuk prensesin yediği o kırmızı elma gibi güzel kandırmacalarla sıradanlığımıza sırlar da katmak.Kimseye itiraf edemeyeceğimiz yalanlar ve entrikalarda boğulmak.Bu yüzden her aşk sonrası bellek allak bullak olur.Dilinin dönmediği kelimelere çabalayışın gibi elinin tutamadıklarına hırslanırsın.Sıradanlığını bastıracak sırların olur farksızlığının farkını yaratmak için çabalarsın.
İnsan hayatındaki dönemlerde kendi içinde ayrılır kağıt mendil gibi atıldığı,bozuk para gibi harcadığı dönemler…Sonuç hep aynıdır harcamak eşittir harcanmaktır. Kullanıp kullanıp atmaya kıyamadıkların da olur ama bunların geri dönüşümü çevreden çok sana zarar verir.Atık bir pil gibi kimyasal enerji yayar kana karışan aşkın nefreti.
Ne de meraklıyızdır çivi çiviyi söker taktiğini uygulamaya.Peşinde koşmaktan hoşlanmaz hep peşinde koşulan olmak isteriz.Neden?Çünkü biz herkesten farklıyız.